DEVE OYUNU
DEVE OYUNU
Boyabat’a yaklaşık
Köy sakinleri oyunun tarihlerini kendilerinin de bilmediklerini ancak şimdi delikanlılara bıraktıkları bu oyunu bir zamanlar kendilerinin oynadıklarını ifade etmekte ve bu geleneği yaşatmak, gelecek nesillere aktarmak istediklerini söylemekte, bunun içinde gerekli çabayı göstermekteler.
Gençler arasında oynanan bu oyunun deve, deveci, derviş, kızlar ve toplayıcı olmak üzere önemli beş karakteri bulunmaktadır:
1. Deve: Oyuna ismini veren deve çevreden toplanan malzemelerle oluşturulur. Bir merdivenin üzerine konulan “hey” (küfe ya da hev)’in üzerine kilimlerin örtülmesi ile devenin hörgücü oluşturulur. Baş tarafına maske takılır ve yapılan boynun üzerine de bir çan asılır. Oluşturulan deve iki kişi tarafından omuz üzerinde taşınır ve çanın sürekli ses vermesi için devamlı hareket etmeleri gerekir. Kâh deve gibi çökerler, kah davul zurnaya eşlik ederler.
Günümüzde merdivenin ve hey’in yerini demirden yapılmış bir iskeletler deve hazırlanmaktadır. Bu daha pratik ve daha kolaydır.
2. Deveci: Devenin boynuna bağlı ipi tutarak devenin hareketini düzenleyen kişidir. Başka bir görevi yoktur.
3. Derviş: Başında külahı, sırtında kalın paltosu, elinde kalın dayanarak yürüdüğü bir sopası, karnına konulan yastıkla kocaman bir göbeği, sırtında gene yatıkla yapılamış kocaman bir kamburu olan ihtiyar bir kişiyi temsil eder. Oyunda en önemli şahsiyetlerinden birisidir. Oyundaki rolü kızlarını ev ev dolaştırırken onları çalmaya çalışan köylüleri sopasını kullanarak kızlarından uzaklaştırmak.
4. Kızlar: Köyün delikanlıları tarafından kız kılığına girmek sureti ile gerçekleştirilir. Delikanlılar ailelerinde aldıkları bayan elbiselerini başka malzemelerde kullanarak kendilerini kızlara benzetmeye çalışırlar. Ağızlarını kapatarak kendi köylüleri tarafından da tanınmamaya çalışmak önemlidir. Yol boyunca ve gittikleri her evin önünde birbirlerinden ayrılmazlar ve hep birlikte hareket ederek dervişe yardımcı olurlar. Her durdukları mekânda oynayarak kendilerini göstermeye çalışırlar.
5. Toplayıcı: Gidilen evlerden verilen yiyecek ve nakit yardımları toplar. Sırtında bir torbası vardır ve toplanan malzemeleri orada biriktirir. Toplanan harçlıklar bu eğlencede yer alan davul ve zurnacı içindir ki atalarımızın dediği gibi “çok veren maldan, az veren candan” misalince herkes kendine göre katkıda bulunur.
Davul - zurna oyun havası çalar ve bütün köye oyunun başlayacağı böylece duyurulur. Herkes yavaşa yavaş gelirken dervişin kızları da yavaş yavaş daha önce yakılan bir ateşin etrafında oynamaya başlarlar ve köylülerde onlara eşlik ederler. Köy halkı toplandıktan sonra deve iki kişi tarafında yüklenilir, deveci devenin yularında tutar, derviş kızlarını alır, davul zurna eşliğinde yola çıkarlar. Köydeki zengini - fakiri, uzağı - yakını ayırt edilmeksizin bütün evler dolaşılır. Herkes kendine göre bazen helva, bazen harçlık, bazen de her ikisini de vererek, eğlenceyi alayını karşılar ve oyların oyununa destek verir. Bir zamanlar kendileri tarafından oynanan bu oyunların kaybolmamsı için bazen de onlarla oynarlar ve eğlenirler.
Bir taraftan eğlenilirken deve bazen dinlenmek için çökerken bazen de davul zurnanın ritmine oda kendini kaptırır. Derviş kızlarını oynatırken kendi de kamburunu çıkartarak oynar ancak bir taraftan da kızları çaldırmamak için etrafı kontrol eder. Köylü kızlara çalmaya çalışır derviş engel olama için çabalar. Her evin önünde eğlence yapılarak bütün köy dolaşılır.
Evlerine gidilen köylüler yavaş yavaş köyün eğlencesinin yapılacağı ve ortasına alev yakılmış alanda toplanmaya başlarlar. Deve alayı gezisini tamamladıktan sonra ateşin etrafında artık en son kişi terk edinceye kadar devam edecek eğlence başlar. Deve oyunu bitmiştir ancak deve oyunu amacına ulaşmış bütün köyü evinden çıkararak köyün meydanında bir araya getirmiştir.
Artık deveye, deveciye, derviş ve kızlara gerek kalmamıştır. Onlarda elbiselerini çıkararak bu eğlencenin bir parçası olurlar. Toplanan yiyecekler yenir ve eğlence devam edilir.
İşte biz bu eğlenceyi gördük ve büyük bir zevk aldık. Bu eğlenceyi size dilimizin döndüğünce anlatmaya çalıştık ancak, bir başarılı olmadığımızı düşünüyoruz. Çünkü ancak görürseniz ne demek istediğimizi anlayabilirsiniz. Bunun için ancak bir sene sonra Kurban Bayramını ikinci günü beklemek zorundasınız.